YAZ GÜNÜ

Yaz gününün sıcağında, Ömer ve Asya sahilde yürüyorlardı. Güneşin batmak üzere olduğu o saatlerde, onlar da herkes gibi sessizdi. Sadece denizin sesini duyuyor, rüzgârın saçlarında gezdiğini hissediyorlardı. Ama bir süre sonra, Asya’nın adımlarındaki ritim bozuldu. Ömer, birkaç adım öndeydi ve Asya’nın geride kaldığını fark etmemişti. Yanında olmadığını fark edince;

“Asya, nereye kayboldun?” Dedi Ömer geri dönüp.

Asya, biraz hüzünlü bir şekilde gülümsedi. “Bir şey yok, sadece düşündüm.”

Ömer, hemen yaklaşıp elini Asya’nın omzuna koydu. “Neyin düşüncesi? Beni mi düşünüyorsun?”

Asya, başını hafifçe salladı. “Hayır, sadece…” Diye başladı ama kelimeler boğazına takıldı. “Sadece seni kaybetmekten korkuyorum, Ömer.”

Ömer bu sözleri duyduğunda, önce şaşkınlıkla baktı. “Ne demek istiyorsun? Ben de seni kaybetmekten korkuyorum, Asya.”

Asya, derin bir nefes aldı. “Bilmiyorum… Belki de… Seni o kadar seviyorum ki, bir gün seni kaybetmek, senin bir şekilde bana yabancılaşman korkusu beni yiyip bitiriyor. Bir şey olursa diye hep kaygı içindeyim.”

Ömer bir an sessiz kaldı. Asya’nın söyledikleri, ona hiç yabancı değildi. Zaten son birkaç haftadır, Asya sürekli olarak her yere onunla gitmek, her anını onunla paylaşmak istiyordu. Telefonları, her an, her saniye mesajlaşmaları… Birlikte olmak için, birbirlerinden ayrılmamak için program yapması… Ömer de bunu istiyordu ama bir yandan da içindeki bir şey onu rahatsız ediyordu.

“Her an benimle olmak istemen, seni mutlu ediyor mu?” Diye sordu Ömer, tam gözlerinin içine bakarak.

Asya bir an durakladı, cevabını bulmaya çalışırken. “Evet, mutlu oluyorum. Ama…” Cümlesini tamamlayamadan yine ekledi, “Ama bir şey olursa, kaybedersem seni, işte o zaman ne yaparım, bilmiyorum.”

Ömer, biraz daha yavaş yürüyerek, “Sana bir şey olursa ben de üzülürüm, ama kaybetmek korkusu seni, bizden uzaklaştırıyor gibi hissediyorum,” dedi. “Bazen, her dakika seninle olma isteği, seni gerçekten sevdiğimden değil, seni kaybetme korkusundanmış gibi geliyor.”

Asya şaşkın bir şekilde ona baktı. “Ne demek istiyorsun?”

Ömer derin bir nefes aldı. “Bunu, bir tür bağımlılık gibi hissediyorum. Her an yanımda olmanı istiyorum, ama sanırım bu sadece seninle birlikte olmak arzusu değil. Asya, ben yalnız kalmaktan korkuyorum. Bu sebepten hep  yanımda olmanı istiyorum. Sürekli benimle olursan, beni daha çok seversin. O zamanda, beni asla terk etmezsin gibi düşünüyorum.”

Asya bir an sessiz kaldı, söylediklerini sindirmeye çalıştı. Sonra, gözleri dolarak, “O zaman ne yapacağız, Ömer? Bu korku bizimle mi kalacak?”

Ömer, Asya’nın gözlerinin içine bakarak, “Bilmiyorum,” dedi. “Ama belki de önce bu korkuyu kabul etmemiz gerekiyor. Birbirimize ihtiyacımız olduğu için değil, gerçekten sevdiğimiz için birlikte olduğumuzdan emin olmalıyız. Belki de biraz soluk almalı, kendi hayatımıza da yer açmalıyız. Yoksa… Kaybetme korkusu bizi birbirimizden uzaklaştıracak.”

 

Asya derin bir nefes alarak başını salladı. “İlişkimizle ilgili, çok güzel bir sonuç değerlendirmesi yapmışsın. Korktuğumuz için birbirimize daha çok yapışıyoruz. Neyi, neden yaptığımızın farkında olursak, hatalarımızı azaltabiliriz. Belki de birbirimize içten sevgiyle bağlanabilmemiz için, önce kendimize ait bir yaşantımız olmalı. Ve kendi hayatlarımızın içinde birbirimize de vakit ayırmalıyız. O vakitte ortak bir şeyler üretmeliyiz belki de. Biz birlikte gezip, yemek yemekten ve birbirimizi ne kadar sevdiğimizden bahsettiğimiz sohbetlerden başka bir şey yapmaz hale geldik. Hem zamanımızı, hem duygularımızı boşa tükettiğimizi fark edemedik. ”

Bir süre sessiz kaldılar. Göz göze geldiler, ama artık aralarındaki sessizlik daha anlamlıydı. Çünkü ne sevgi ne de bağımlılık, sadece bir kelimeyle açıklanamayacak kadar karmaşıktı. Öncelikle birlikte yapacak faydalı etkinlikler bulmaları gerekiyordu.

Ancak ortak amaçları olan insanlar, aynı yolda yürürler. Yan yana, güvenle ve özenle yol alabilirler. Kaybetmek, yalnız kalmak korkusu, insana hayattaki amaçlarını da kaybettirir…

Üstelik insan bin yıllardır, neden korktuysa, onu yaşadı…




Yorum Gönder

4 Yorumlar

  1. Aynı yönde aynı amaćla yürüyebilmek ne güzel yoldaşlık. Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  2. Seninle neden olmak istiyorum sorusunu sormak iyi geldi. Teşekkürler 🤗

    YanıtlaSil
  3. “Ancak ortak amaçları olan insanlar, aynı yolda yürürler. Yan yana, güvenle ve özenle yol alabilirler. Kaybetmek, yalnız kalmak korkusu, insana hayattaki amaçlarını da kaybettirir…”

    YanıtlaSil
  4. ellerinize sağlık

    YanıtlaSil