BAHARDA KARTOPU ERİR

 

İnsanın hayatı bir anda tepetaklak olur mu?  Olurmuş işte.

Hilal koltuğa oturmuş ve ne yapacağını bilmez bir halde “Yok yok çok erteledim çok. Bekledim ve bekledikçe de büyüttüm. En sonunda da başıma bunlar geldi. Hiçbir şey öyle birdenbire olmadı ki… Kimi kandırıyorum ki ben…” diye kendi kendine söyleniyordu.

OnuŞu anda, şu koltukta karar vermesi gerekiyordu… Ama veremiyordu. Onu durduran şey acaba neydi? Kartopu misali daha da büyüyerek gelen felaketlerle evliliği bitmişti.

Koskoca yirmi yıl… Evliliğe ilk başlarken öyle miydi? “Bir ömür mutlu olacağım. Çok seviyorum çok, o da beni çok seviyor” diyor başka da bir şey demiyordu.

Yirmi yaşında evlenmeye niyet ettiğinde ailesi “Hilal yapma, Hilal etme” diyerek onu durdurmak istemişler. Ama o “Seviyorum” dan başka da bir şey söylememişti.

Duyguları çok aktifti ve bilinci daralmıştı. İrdeleme mekanizması yavaşlamıştı.

Çok aşığım diyerek büyük umutlarla evlenmiş ve acısı tatlısıyla 20 yıl geçmişti…

Bugün ise yaşadığı şeylerle karar vermesi gerekiyordu… ‘Tamam mı devam mı?’ diye…İnsan nasıl hazmeder yaşadıklarını bilmiyordu. Yıllarca görmezliği, duymazlığa geldiği her şey önüne bir valizle dökülmüştü. Aldatıldığının acı kanıtları bir bir önüne dökülmüştü.

Her şeyin işareti geliyordu ancak duyguları aktif olduğundan işaretleri görmezden gelmişti.

Canı çok yanıyordu. Bir kadın için çok acı ama daha da acısı evlatlarının babalarının bu durumuyla karşı karşıya kalmasıydı. Sadece kendisini değil sorumlu olduğu çocukları için de bir şeyler yapması, karar vermesi gerekiyordu. Onları da en az hasarla bu dönemeçten döndürmesi gerekiyordu.

Artık yirmi yaşındaki “Aşığım, çok seviyorum” diyen Hilal değildi. Kırk yaşında üç çocuk annesi bir Hilal vardı. Ve bu onu daha da büyük bir yükün altına sokuyordu.

Hani şu erteleye erteleye büyüttüğü yükün…

Yaşadıklarını, çocuklarına ayrı, etrafına ayrı, ailesine ayrı ayrı anlatmak zorunda kalmış ve aldığı tepkiler onun canını çok yakmıştı…

Biliyordu… Geçecekti her şey. Dünyada hiçbir şey kalıcı değildi… Ama yaşarken hiç de o kadar kolay gelmiyordu.

Evet, ilk önce net olması ve karar vermesi gerekiyordu. Kararı bitirmekti. Bunda netti. Birinci adım tamamdı. Şimdi ne yapması gerekiyordu? Zaman zaman çevresinde bu tarz hikayeleri olan insanlara denk gelmişti. Onlara “Şöyle yap, böyle yap” demek bu kadar zor değildi.

Hilal yıllarca yanlış bir şey yapmaktan çok korkmuş ve önüne kanıtlar dökülene kadar da hiçbir şey yapmayıp sabırla(!) beklemişti. Böyle şeylerin olabileceğinin işaretlerini almıştı. Ama “Umarım yanlış hissediyorumdur” diyerek sadece beklemişti. Yanılmamıştı da… Oysaki şimdi yanılmayı o kadar da çok isterdi ki…

Hilal’in hayatı insanların imrenerek baktığı güzellikteydi. Eşi kibar ve cömert bir adamdı. Hilal’in ailesi ve arkadaşları onu çok sever ‘Ne şanslı bir kadınsın” derlerdi…

Peki; gerçekten öyle miydi? Güzel bir evliliği mi var mıydı?

Evlendikleri günden itibaren çok çalışmak eşine, evdeki her iş Hilal’e aitti. Tamam, bu bir kadın olarak kolaydı. Ama yıllar geçtikçe evin işine çocuklarda eklenince yetişemez olmuştu Hilal…Eşi haftanın dört günü işi dolayısıyla şehir dışında olurdu. Evde olunca canı isterse çocukları alır, biraz alışveriş yaptırıp onları eve bırakırdı. Bu kadardı ilgilenmesi…

Çocuklar hastalansa, hastaneye götürmesi gerekse, baba evde olmadığı için Hilal kucaklayıp götürür veya okuldaki veli toplantısı olsa hep o giderdi.  Evde musluk mu bozuldu, ya Hilal yapar ya da ustayı o çağırırdı. İlk yıllarda birkaç kez eşine söylemiş ama ondan bir karşılık alamayınca evle ilgili her şeyi artık kendisi yapmaya başlamıştı.

Evin tüm alışverişini de Hilal yapardı… Sebze bitti, pazara git… Peynir bitti, markete git… Bu ihtiyaçlardan haberi bile olmazdı eşinin…

Peki; bir erkeği erkek yapan veya eş yapan özellikler ne olmalıydı?

Bir evlilikte iş bölümü nasıl olmalıydı?

Evlenirken böyle mi söz vermiştik birbirimize? Yooo… Biz hayatı paylaşmak için, dertleri, neşeleri, ihtiyaçları paylaşmak için birbirimize söz vermiştik. Oysaki şu an yıllarca hiç paylaşmadığımız bir hayatın sonucunu yaşıyoruz. “Bir şey olmaz” diyerek ertelediğimiz her paylaşmama bizim aramıza kocaman bir uçurum açmıştı.

Evet, biz “Ne olacak? Erkek dediğin para getirecek, kadın dediğin evle ilgilenecek” sözünü çok yanlış anlamışız.

Evet, erkek evi geçindirmeli ama neye, neden para verdiğini bilmeli. Komidinin üstüne parayı veya kredi kartını bırakıp hiçbir sıkıntıdan bir haber olarak değil…  Çocuğu hastaysa eşiyle doktora götürmeli, bir şey eksikse alışverişi yapabilmeli, musluk bozulduysa tamir edebilmeli… Ama bu kadar uzak kalınca insanlar birbirinin hiçbir ihtiyacını da görmez de, hissetmez de…  

Oysa ki “Akşam işten gelirken ekmek alır mısın?” diyebilmek ne kadar da kıymetliymiş….

İnsan emek verdikçe birbirine bağlanır…

Yoksa herhangi bir canlının da ihtiyacını karşılayabilecek bir fıtrata sahip insanoğlu… Mesele; bize ait, bizim sorumluluğumuzdakileri bilip, kimseye muhtaç etmeden ihtiyacını giderebilmek…

Aile ne demek ki? İnsan sınırlarını çizip, yuvasını kurup sahiplenince ve onun içinde her şeyi paylaştıkça mutlu olur…

Hilal çözmüştü olayı… Erteledikçe büyüttüğü şeyleri… Biz aile olamadık… Biz bir olamadık… Biz sadece parayla, ihtiyaç giderilir zannettik… Oysaki insan sadece parayla başarılı ve mutlu olmuyordu ki… İnsan hayatı paylaştıkça başarılı ve mutlu oluyordu.

Hayatta hiçbir şey için geç değildi. Yıllarca yaptığı yanlışı artık yapmayacaktı. Neye karar veriyorsa ertelemeden harekete geçecekti. Çünkü;

Hayat, erteledikçe büyüten bir kurala sahipti…

Kartopu misali erteleyerek büyüttüğü herşey için harekete geçme vaktiydi…

Çünkü baharda kartopu erirdi, onun hayatının da baharı gelecekti



Yorum Gönder

7 Yorumlar

  1. Meryem H. Erataman7 Mart 2025 16:26

    Ne kadar güzel ifade etmişsiniz. Aile olmak büyük ikram ancak emek gerektiriyor. Ortak bedeller o ilişkide tuğla arasındaki harç gibi birbirimize bağlıyor.

    YanıtlaSil
  2. İnsan hayatta neleri göremiyor😔Ve yazık ediyor kendine ve etrafındakilere

    YanıtlaSil
  3. Hayat erteledikçe büyüyen bir kurala sahipti..
    Dengede kalabilmek, yaşayabilmek umudu ile ✨

    YanıtlaSil
  4. Hani şu erteleye erteleye büyüttüğü yükün… Emeğinize sağlık ne kıymetli bir yazı...

    YanıtlaSil
  5. RABBİM bizim görmezden geldiğimiz, küçük gördüğümüz bütün olumsuz işaretleri de farkedip ona göre strateji oluşturan kullarından eyle... Sen Merhametlisin biz ise çok çok aciz... Kaleminize sağlık 🌺

    YanıtlaSil
  6. Çok zor çok hilal geç bile kalmış kararını vermeye o hayat okadar tanıdık geldiki yaşayanlar çok iyi bilir

    YanıtlaSil
  7. Er başlayan ertelemez diyebilir miyiz sevgili hocam 🌹

    YanıtlaSil