“Yorulmak yok! Devam edin… Hava soğuyor,
iş çok!” diye seslendi kolonisine, Ana Kraliçe Karınca.
Karıncaların hepsi ona bağlıydı. Lider
tekti ve her ne söylerse hemen lidere uyumlanılıp, hamle başlatılırdı. Ortak
hareket çok seri olmuştu karınca ahalisinde. Seri hareket için iş birliği
olması gerekiyordu… Uyum şarttı sürüde. Neden mi?
Bulunduğu
yere uyumsuz olan elenir veya oradan ayrışır…
Kraliçe Karınca hem sürünün başındaydı
hem de temel direğiydi. Kraliçe karınca öldüğünde, kolonisi de yavaş yavaş
dağılırdı. Her kim ki bu hayatta parçalanmaya, dağılmaya başlarsa zamanla
güçsüzleşir ve zayıflar.
Bir sürü bu sürece girerse eğer, genellikle birkaç hafta ya da birkaç ay
içinde tamamen yok olurdu.
Kızıl Dağların toprağı sert olur, pek
yağmur yağmaz.
Tepenin altına adeta bir yeraltı şehri
inşa etti, Kızıl Dağların Karınca Kolonisi.
Öyle bir yeraltı şehri ki içinde öbek
öbek, göz göz yuvaları var.
Yuvalar birbirine katman katman geçitler,
labirentler, tünellerle bağlanmış. Birleşen olmuş... Her bir yuva ayrı bir
parça ama öyle bağlar var ki aralarda tek, yek, bütün olmuş. Çünkü;
Birleşen,
bir olandan üstündür….
Karınca yuvasına ancak labirentin
ağzındaki ince tünelden girilir. Tek bir giriş var ve sıkı denetim uygulanır.
Denetim yaparken her bir karınca bir diğerinin antenine dokunur ve kimlik
taraması tamamlar. Öyle her isteyen içeri giremez. Kendinden olanı hemen tanır,
kendinden olmayandan ayrıştırır. Böylelikle yuva içine alınmayacak olan
uzaklaştırılır.
Uyumsuz
olan ayrıştırılır…
Ortak yaşam ana esastır karınca
kolonisinde. Geçen hafta, kabuklu böceklerden kaçmak zorunda kalmışlardı.
Onlardan kaçarken peşlerinden getirdiği taşlar, işçi karınca yuvalarını
bağlayan labirentin içerisine sıkıştı. Labirent kapandı, kenarı yıkıldı ve
yuvaların arasındaki köprülerin bağlantıları kesildi. Alt kolonideki işçi
karıncalar durumu fark etti ve hemen kazmaya başladılar. Sürünün büyük kısmı
hızlıca labirente doğru ilerledi… Karıncalar üst üste koca taşın etrafını
sardılar. Taşın arkasından destek kuvvet olup ite ite taşı yuvadan dışarı
çıkardılar. Tüm karıncalar aynı ritimle hareket ediyordu adeta… Senkronize bir
şekilde…
Ortak
hareket, grup olmayı ve birleşmeyi sağlar…
Karıncalar o mini minnacık bedenleriyle
yekpare hareket edince kocaman devasa bir güç ortaya çıkıyor. Yuvanın içine
adeta dışardan bir toz zerresi bile girse geçit vermiyorlar. Toprak altındaki
yırtıcılar, sürüngenler çok iyi bilir karınca kokusunu ve yuvadan uzak durur.
Bilir ki karşısındaki savaşçı karıncalar birleşirse kendisi asla zafer
kazanamaz çünkü;
Miktar,
ebatı yener.
Kızıl Dağların Karınca Kolonisinin
yeraltı şehrinde erzak depolamak için ayrı bir stoklama yuvası bulunur.
Kolonide yiyecek azalırsa işçi karıncalar depoları devreye sokar. Yiyecekler orada
da bitse işçi karıncalar kendi midelerindeki yedek besinle aç olan karıncaları
besler. Grubun devamı her zaman bireyden önce gelir.
Grup
olmanın yegâne kuralı bu: Uyum şart!
Uyumlanana
birleşen olma hakkı verilmiş.
Birleşen
de daha dirayetli ve güçlü kılınmış bu hayatta….
Birleşenlerden olabilmek dileğiyle…
Tıpkı bir karınca misali….
13 Yorumlar
Çok güzel bir yazı.
YanıtlaSilBirleşen birde üstündür.Miktar ebadı yener.
Ne kıymei ölçüler... Emeğinize sağlık 🌸
YanıtlaSilBirleşenin üstünlüğü hep beyazda olsun inşallah
YanıtlaSilElinize emeğinize sağlık
YanıtlaSilKızıl toprak farkındalığı için teşekkürler
YanıtlaSilHayırda birleşen olabilmek duasıyla 🤲🏼. Kaleminize sağlık 🍃
YanıtlaSilBu kadar minik bir canlıdan çıkarılacak ne kadar çok strateji var. Birleşen güçlüdür. Karınca misali....
YanıtlaSilBu kadar minik bir canlıdan çıkarılacak ne kadar çok strateji var. Birleşen güçlüdür. Karınca misali....
YanıtlaSilMiktar ebadı yener. Güçsüz olduğun yerde birleşen olmak. Ne güzel
YanıtlaSilUyumsuz olan kaybediyor hayatta
YanıtlaSilhayırda birleşen olmak dileğiyle...
YanıtlaSilbirleşen olup toprağımızın kalınlaştığı en ufak rüzgarda uçuşup dağılmamak duasıyla...
YanıtlaSilnereye uyumlanıp nerelerde uyumsuz kalmalı insan?
YanıtlaSil