HİÇ TETRİS OYNADINIZ MI?

“Niye hep benim başıma geliyor bunlar arkadaş, anlamıyorum.” diyordu Erdi. Selimse elindeki oyundan gözünü kaldırıp

“‘Ben sana söylemiştim’ demek istemiyorum artık Erdiciğim.” diyordu.

Eğer duyguları bu kadar yoğun olmasa bu cümleye çok sinirlenirdi. Ama şimdi onu bile takmamıştı Erdi.

“Neden ya neden… Gerçi ben biliyordum… Sen de söylemiştin ama…

İşte basiretim bağlandı galiba, değil mi?

Yoksa bu kadar salak değilimdir, değil mi?

Oğlum bir şey söylesene…” diye konuşmasına devam ediyordu.

“Yok… Yok… Ben körüm…

Bu işaretleri görmemiş olmak için kör olmak lazım, değil mi?

Ama kardeşim bütün her şeyde bu kadar da hızlı gelmez ki…

Hayat sen neden benim üstüme bu kadar geliyorsun… Offf ki ne offf…”

Erdi, Selim’in her zamanki sakin halini biliyordu ama bu kadar sakin olmasına da sinir olmuyor değildi. Bir de elinde ergenler gibi bir oyun…

“Hopp kardeşim… Biz de aklıselim olan arkadaşımız Selim Bey’in yanına geldik, güya akıl almaya. Eline almış bir oyun, oynayıp duruyor.  Hoppp! Kardeşim kime diyorum!” deyince Selim bir anda elindeki oyunu onun eline tutuşturuverdi.

“Oyna bakalım şunu.” dedi.

“Saçmalama oğlum. Ben diyorum ki, dünyam yıkıldı, sen diyorsun ki oyun oyna…”

İkinci söylemesi daha sertti Selim’in.

“Al şunu ve oyunu başlat!” dedi.

O kadar net bir şekilde söylemişti ki arkadaşı, eline aldı ve başladı oyuna.

Çocukluğunun oyunuydu Tetris… ‘Evet eğlenceliydi ama şimdi ve şu an, sırası mıydı bunun?’ diye düşünüyordu içinden…

Beş dakika geçmemişti ki oyunu elinden alıp ve gözümün içine sakince bakarak konuşmaya başladı Selim

“Arkadaşım, bu ortaklık meselesi ne zaman başladı?”

“İki yıl önce.”

“Peki, iki yıl önce başladığında da ‘Bu adamın değişik halleri var.’ demiyor muyduk?”

“Evet. Bana uymayan bir şeyleri vardı.”

“Tamam. O zaman da sana ters gelen şeyler vardı ama seni çok zorlamıyordu,

değil mi?”

“Evet.”

“Ama son bir ayda bir anda her şey o kadar çabuk gelişti ki, ne olduğunu bile anlayamadan iflas ettiniz, değil mi?”

“Evet… Evet de, bunlarla bu elime tutuşturduğun şeyin ne alakası var anlayamadım. Yeni bir yöntem mi buldun?  ‘Sinirlenince Tetris oyna geçer’ diye J

Selim arkadaşının sorularla biraz bilincini açtığını fark etti ve ama tam değildi. Koskoca iki yıl kapalı bir kapıdan içeri giriyorduk, kolay mı?

Neyse her şey yavaş yavaş olur, başlayalım dedi içinden.

“Bak hayatımızda biraz bu Tetris’e benziyor.”

“Saçmalama oğlum.” diyen Erdi’nin dalga geçmesine aldırmadan devam ederek

“Oyunu anlatsana bana.” dedi Selim.

“Hadi bakalım… Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete…

Efendim… Oyunumuz yukarıdan gelen parçaları görmek ve en iyi şekilde yerleştirmek mantığına dayanıyor. Parçalarımız önce yavaş yavaş geliyor sonra giderek hızlanıyor. Ve eğer sen o parçaları iyi görmezsen yanlış yere koyarsan, giderek yükselen butonlarda daha da zorlanıyorsun ve sonra Game Owerrrr.” dedi.

Dedi ve sanki beyninde bir şimşek çaktı… Tıpkı benim yaşadığım gibi!

“Yaaa dostum, anladın mı şimdi… İki sene önce yavaş yavaş gelen taşları umursamadın. İşaretleri görmezden geldin. Ama son bir ay öyle hızlandı ki hiç birine yetişemeden son noktayı koydunuz şirkete. Ve İflasss.” dedi Selim.

Sanki gözündeki perde kalkmıştı.“Ben nasıl bir oyunun içine düşmüşüm arkadaş.” diyor kafasını sallıyordu Erdi.

“Ama sana söz. Bundan sonra gelen ilk taşlardan itibaren oyunu kuralına göre oynayacağım. Hayattaki hiçbir şey boşuna değilmiş. Gelen her şeyinde işaretini göreceğim inşallah.” dedi Erdi…

Selim arkadaşının sözünü tamamlayarak; Çünkü hayatta her gelen bir işaretle gelir ve bir iz bırakarak gider. Biz de o izlerden dersimizi alıp yeni öykülere başlarız.

 Ve… “Hadi bakalım. Bu sefer Startımızı daha iyi alalım inşallah.” dedi aklıselim bir arkadaş olarak…


Yorum Gönder

11 Yorumlar

  1. Tetris gibi gerçekten… :) kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  2. Bu hayat bir oyundan ibaret. Oyundaki iz ve işaretleri görebilmek dileğiyle 🌸

    YanıtlaSil
  3. Hayatı anlamak için iyi bir yöntemmiş

    YanıtlaSil
  4. İşaretleri okuyamadığımız için zorlanıyormuşuz anladım

    YanıtlaSil
  5. Ellerinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş

    YanıtlaSil
  6. “Çünkü hayatta her gelen bir işaretle gelir ve bir iz bırakarak gider. Biz de o izlerden dersimizi alıp yeni öykülere başlarız.”

    YanıtlaSil
  7. İnsan neden işaretleri göremez

    YanıtlaSil
  8. Başımıza gelenler birden bire olmuyormuş. Bundan sonra başka gözle bakıcam
    Tşk ederim

    YanıtlaSil
  9. En iyi arkadaş elinden tutan kalbine dokunandır

    YanıtlaSil
  10. Adım adım gelen kötülükler ve buna izin veren biz, çünkü o kötülükler çoğu zaman halen bizim menfaatiniz dahilinde gelir ,biz onları son noktaya gelene kadar farketmemeyi tercih ederiz.Allah her zaman aklımızı mantığımızı imanımızınefsimizin üstüne kılsın

    YanıtlaSil
  11. sorular, yanlış cevaplar
    Haber vermek için gelen ve
    anlaşılmayan,
    İşaretler....
    ve başlayan ilişkiler, işler..
    Büyüyen oyunlar
    Ve şuçluaun hayatlar...

    YanıtlaSil