ŞİRAZENİN KAYMASI
-Anne, babam bugün de mi akşam yemeğe gelmeyecek?
-Çalışıyor çocuklar, biliyorsunuz ki babanız
geç saatlere kadar çalışmak zorunda...
- Of anne ya, niye bizde başkaları
gibi, beraber yemek yiyemiyoruz ki?
- Çocuklar biliyorsunuz sebebini işi
var. Çok çalışması gerekiyor, bizim için bu saatlere kadar çalışıyor.
- İyi de anne Ahmet’in babasının da işi
var. O da çok çalışıyor. Ama akşamları eve geliyor. Beraber yemek yiyorlar. Beraber
oyun oynuyorlar. Beraber ne güzel vakit geçiriyorlar.
Çocuklarla hep tek başına ilgilenmek zorundaydı,
Handan. Ödevlerini yaptırandı. Oyun arkadaşlarıydı. Sorunlarını çözendi. Veli toplantılarına
gidendi. Gezmelere götürendi. Hastalandıkları zaman doktora bile yalnız götürürdü.
Çünkü eşinin hep çok işi vardı. Çok çalışmalıydı. Bu kadar çalışması da onlar içindi!
Handan daldı gitti geçmişe, neredeyse
çeyrek asırdır evliydiler. Çocuklarından, bu cümleleri ne kadar da çok
duymuştu. Defalarca anlayacakları dilden çocuklarına sebeplerini anlatmaya
çalışmıştı. Çocuklar küçükken daha kolaydı ama büyüdükçe isler zorlaşmaya
başlamıştı. Artık ihtiyaçları, istekleri, soruları, sorunları bile değişmişti
ve gittikçe daha çok zorlanmaya başlamıştı.
Deneyimsel Öğreti der ki: ’’Her Şeyin Aşırısı Zararlıdır’’
Handan, bu cümleyi ilk duyduğunda çok da
üstünde durmamıştı. Evet, sigaranın aşırısı ile sigara tiryakisi, içkinin aşırısı ile sarhoş, yemek yemenin aşırısı ile obez olup sağlığını
kaybedebilirdi. Aşırısı zararlıydı. Bunu da zaten biliyordu. Evet, kötü olan şeylerin
aşırısı insana zarar verirdi.
Çok çalışmanın ne zararı olabilirdi
ki? Günlerdir aklında bu soruyla dolaşıyordu. Kendi kendine sürekli bu soruyu
soruyordu: Çok çalışmanın ne zararı olabilirdi ki? Şimdi anlıyordu ki; güzel
doğru olanların bile aşırısı zararlıydı.
Handan artık, kocasının bu kadar çok
çalışması ailesine zarar verdiğini anlamaya başlamıştı. Daha iyi bir
yaşantıları olması için çalışıyordu. Çocuklarına daha iyi bir gelecek
hazırlayabilmek için… Yaşlanınca daha rahat bir hayat sürmek için… Ya da öyle
olduğuna kendisini inandırmıştı...
Oysa ki hayat dengede yaşanınca güzel
Faydalı olan şeylerin bile aşırı
olmasının zarar vereceğini yıllar acı bir şekilde öğretmişti Handan’a…
Çok geç de olsa anlamıştı
ki, her tercih bir vazgeçişti...
Handanın eşi;
· Çocukları ile ilgilenmek…
· Onları yetiştirmek…
· Aile olmak…
Yerine çalışmayı tercih etmişti. Handan ise
gerçekleri görmek yerine bunlara inanmayı seçmişti. Kısaca herkes işine geleni
seçmişti.
Yapılan
bu tercihler, bir süre sonra aile ilişkilerini bozmaya sebep olmuştu. Handan
daha önce zamanını çoğunu çocuklar ile geçirdiği için evdeki bu yalnızlığını
çok anlamıyordu. Artık çocuklar da büyümüştü ve kendi hayatları vardı. Babaları
ile olan ilişkileri de zamanında gelişmediği için artık onların üzerinde bir
otoritesi de kalmamıştı.
Bunu,
aradan geçen uzun bir zaman sonra, acı bir şekilde öğrenmişti Handan...
· Aile
ile olan ilişkiler, iş hayatı, kendimize ayırdığımız vakit dengeli bir şekilde
ayarlayabildiğinde insan kaliteli bir hayat yaşar.
·Dengede olan ilişkiler insanı mutlu eder, başarıya götürür Hayatta her şeyi dengede yapabiliyor olmak insanı daha sağlıklı, daha mutlu ilişkiler kurmasına sebep olur.
· Aile ile olan ilişkiler, iş hayatı, kendimize ayırdığımız vakit dengeli bir şekilde ayarlayabildiğinde insan kaliteli bir hayat yaşar.
6 Yorumlar
İnşALLAH hayatı dengede yaşamaya çalışanlardan oluruz. 🤲🥰
YanıtlaSilİlişkilerde kıvam çok önemli. Bir şey biraz fazla olsun. Hemen bozulma başlayabiliyor. Hatırlattiginiz için teşekkürler 💐
YanıtlaSilİsteklerimizin peşinden koşmak dengelerin bozulmasına sebep Oysa ki hayat dengede güzel…
YanıtlaSilİnsanoğlu yaptıklarının aşırı olduğunu zannetmiyor ve her defasında arttırarak devam ediyor. Halbukı kimseyi vererek düzeltemeyiz
YanıtlaSilHayatta bir yerde çoksak diğer yerde azız..dengede olmak lazım yoksa hayatımızın dengesi de bozuluyor ve problemler başlıyor .
YanıtlaSilEllerinize sağlık çok hayattan bir öykü. Çoğumuzun şahit olduğu.
YanıtlaSil