Zuhal soğuk havaları pek sevmezdi. Bu havalarda kendisini hep mutsuz hisseder, “Ben yaz insanıyım.” derdi.
Artık kış mevsimi gelmiş, soğuk havalar kendisini yavaştan hissettirmeye
başlamıştı. O günde, soğuk bir kış sabahına uyanmıştı. Normalde yataktan çıkmak
onu bir hayli zorlardı. Ama mevsim kış olunca, soğuğun etkisiyle bu zorluk
ikiye katlanıyordu. “Hadi ama artık kalkmalısın,
yapacak çok işin var.” diyerek kendini motive ederek, yatağından kalktı. Günlük
yapması gereken rutinlerini bir, bir hallettikten sonra, bu havada bir kahve
iyi gider dedi ve kahvesini hazırlamak için mutfağa geçti. Kahve hazır olurken
bir yandan da, “Akşam yemeği için planlamalarımızı
da yapalım, malum ev kalabalık” diyerek gülümsedi.
Bu sırada bol köpüklü kahvesi de hazır olmuştu. Mis gibi kahvenin
kokusunu içine çekerek, çok sevdiği köşesine geçip, oturdu. Sevdiği çiçeklerle
beraber, Zuhal’i dinlendiren bir havası vardı bu köşenin. Kahvesini içerken, dışarıda
kedilere mama veren komşusu Nermin Hanım gözüne takıldı. Nasıl da özenerek
mamalarını kaplarına doldurup, kedilerin gidebileceği yerlere yerleştiriyordu. Soğuğa
karşı da onları sıcak tutacak küçük kulübeler yerleştiriyordu. Nermin Hanım
evinde de kedi besleyen, aynı zamanda mahallenin kedilerini de ihmal etmeyen
bir kadındı. Çocuğunun olmaması, belki de kedilere olan sevgisinin artmasında
etkisi vardı. Nerede ihtiyaç sahibi sakat, hasta, yavru kedi varsa itinayla
ilgilenirdi. Veteriner, ilaç, yemek, barınak, su ne gerekiyorsa bizzat kendisi
hallederdi. Yaz aylarında da kediler
için su kapları koyardı.
Bu gördüğü manzara, bir âlimden duyduğu; “Yazın gölgesi, kışın güneşi
olmalısınız” sözünü aklına getirdi. İlk duyduğunda da çok etkilenmişti
bu sözden. Günlerce de üzerine düşünmüş, ihtiyaç görmeyle ilgili ne kadar
farklı bir bakış açısı demişti. Ne kadar da ilginçti. Yazın birazcık serinlemek
için aradığı, ufacık bir gölge geldi aklına. Ağaçlar çok güzel yapıyordu bu
işi. Peki biz, hayatımızda kimlere bir ferahlama gölgesi sunabiliyoruz ki? Ya
da kışın… Isınmaya ne kadar çok ihtiyacımız oluyor. Buz gibi ellerimizi,
birbirine sürterken sıcacık bir güneş olsa… Üşümüş kalpleri ne kadar ısıtabiliyoruz?
Hayatından bunalan bir kalbe, ne kadar gölge olabiliyoruz?
Bu gördüğü manzara karşısında tekrar aklına düştü bu söz. “Yazın
gölgesi, kışın güneşi olmalısınız.” Evet, çok doğru… “Yazın
güneşe, kışın gölgeye ihtiyaç yok.” Bu soğuk havalarda, kedilerin
karınlarını doyurmaları için yiyeceğe, barınmaları için de sıcak kulübelere ihtiyaçları
vardı. Yazın sıcağında da serinlemek için suya ihtiyaçları vardı. Nermin Hanım tam
da şu an kedilerin ihtiyacı olanları veriyordu…
“O zaman, eğer ihtiyaç görmek istiyorsak o kişinin, hayvanın, bitkinin, her neyse onun önce ihtiyacının ne olduğunu anlıyor olmamız gerekir” diye geçirdi aklından…
“Bir kedinin bile ihtiyacı yazın başka, kışın başka… Gözü yanındaki
çiçeklere takıldı. Kaktüsün ihtiyacı su değilken, menekşe susuz yaşayamaz. Her
birinin ihtiyacı birbirinden farklı” dedi.
Tekrar bu söz üzerine düşünmeye başladı. Peki, ben ya da bizler bunu
hayatımıza nasıl geçirebiliriz? Diye
kendi kendine bir yandan soruyor, bir yandan da sorularına cevaplar bulmaya
çalışıyordu…
Eğer özel gereksinim duyan çocuklarla beraber çalışıyorsam, önce o çocuğun ihtiyacı neyse onu anlayıp, ona göre bir planlama yapmalıyım ki gerçek ihtiyacını verebileyim. Aksi olduğunda çocuğun asıl ihtiyacı, birileri konuşurken dinlemesini öğretmekken, ona kültür mantarı yetiştirmeyi öğretiyor olmam ne kadar ihtiyacını karşılamış olur ki? Sonra da “Birileri konuşurken dinlemeyi bilmiyorsun” derken, kimi sorumlu tutmalıyız.
Aklına karşı komşusu Ayşe Hanım’la oğlu Ahmet geldi;
Ayşe Hanım rahmetli eşi, Mustafa Bey işten gelir gelmez, kayınvalidesiyle
ilgili yaşadığı problemleri anlatmaya başlardı. Adam acıkmış mı, yorulmuş mu,
susamış mı diye hiç düşünmezdi. Onun konuşmasına da mahal vermezdi. Oğlu Ahmet
de aynı annesi gibi “Armut dibine düşermiş” misali “Baba bana şu lazım, baba okuldan
bunu istediler” diye adamcağızın iflahını keserlerdi. Sonra da Ayşe Hanım
komşularıyla beş çaylarında “Bu adam bizi hiç anlamıyor” diye dert yanardı. “Ah
be Ayşe Hanım siz adamı hiç dinlememişsiniz ki onun ihtiyacını görmeden kendi
derdinizi anlatmışsınız” diye geçirdi içinden…
Hale’yle beraber gittiği kitapçıdaki kız düştü aklına;
Hale kızı için üniversiteye hazırlık kitabı sormuştu. Orada çalışan
kız “Hanımefendi bu okuma serisi yeni geldi, kızınıza bunu almanızı tavsiye
ederim” diye cevaplamıştı… O an satması gereken kitapları söylemiş, Hale’yi
dinlememişti bile… Sonra da arkadaşının yanına gidip “Bugün patronun söylediği
miktarda satış yapamadım, beni işten çıkaracak galiba” diye dert yanmaya
başlamıştı. Nerede yanlış yaptığının farkına varmadan…
Hayatta mutlu ve başarılı olmak istiyorsak, önce karşımızdaki kişinin
ihtiyacını anlıyor olmamız gerekir. Yani “Yaz sıcağından bunalan birine gölge; soğuktan üşümüş
bir kalbe güneş olmalıyız ki…” Böylece ilişkilerimizde
yaşadığımız problemleri çözebilelim. Aksi takdirde çocuklar öğrenmekte
zorlanıyor demek… Ayşe Hanım gibi eşimizi şikâyet etmek… ya da işten kovulurum
kaygısı taşımak hiç bitmez.
Birden gözü duvardaki saate gitti. “Ooo saat de baya geç olmuş,
kalkayım bari. Nermin Hanım’ın kedilerinden nerelere geldik” diye tebessüm
ederek mutfağa doğru yöneldi. Eee “Yazın gölgesi, kışın güneşi olmak”
istiyorsak yemeğimizi yapalım. Birazdan ev halkı gelmeye başlar.” diyerek akşam
yemeyi hazırlığına başladı.
16 Yorumlar
Ne kadarda hayatın içinden bir örnek. Aslında ilimin ne kadar yakınımızda olduğunu gösteriyor.
YanıtlaSilBulunduğumuz yerin; Yazın gölgesi, kışın güneşi olmak duası ile…
YanıtlaSilİnsanın düşünmesine vesile olan bir yazı..
MaşALLAH kaleminize sağlık 🌺
Kaleminize sağlık
YanıtlaSilKaleminize sağlık 👏🏻
YanıtlaSilEllerinize yüreğinize sağlık. İhtiyaç nasıl giderilir? sorusuna güzel bir cevap olmuş
YanıtlaSilZıttı durumlardaki tepkilerimiz bizi vazgeçilmez kılan..
YanıtlaSilEvvvet, öyleyse biz kime güneş kime gölge olacağız. Hadi bakalım, buradan kendi hayatımızdaki olaylara akalım…
YanıtlaSilYazın gölge kışın güneş olmak çok anlamlı :)
YanıtlaSilihtiyaç giderenin ihtiyacını gideririm demiyor muydu Allah ✨
YanıtlaSilElhamdülillah..
Bu bakış açısıyla yaşayabilmek ümidiyle 🎈
yazın gölgesi, kışın güneşi olurken kendi gölgesini ve güneşini dizayn ettiģimizin farkına varsak...
YanıtlaSilGerçekten insanların ihtiyaçlarının ne olduğunu algılayabilmek, onlarla gerçek anlamda ilgilenmekten geçiyor.
YanıtlaSilMerakın, bilincin yeterince karşıdaki kişide olunca gerçek ihtiyacını da görebiliyorsun.
Hediye verirken,
Çocuk yetiştirirken,
Eş olmaya çalışırken,
Bir işte çalışıyorken…
Mesele bir şey vermek, almak, yapmak değil sadece… altının dolu olması ve anlamının olması da gerekiyor.
Kaleminize sağlık 🌿
Şikayet ettikçe şikayet edecekler şeyler artıyor böyle bir insan kendinden çıkmazken nasıl bir başkasının yazın gölgesi kışın serini olacak? Kaleminize sağlık öylesine güzel yerlere değinilmiş ki...
YanıtlaSilihtiyaç giderenin ihtiyacı giderilir
YanıtlaSilKaleminize sağlık. Çok ihtiyaç giderecek bir yazı olmuş.😊🌸
YanıtlaSil“Yazın gölgesi, kışın güneşi olmak…” Kaleminize sağlık 🍃
YanıtlaSilKimsenin kimseyi dinlemediği, herkesin karşısındakine kendi yaşadıklarını şikayet ettiği şu günümüzde çok önemli bir konuya değinmişsiniz. Önce karşımızdakini dinlemek, onun derdini öğrenmek... Bunu çok az insan yapıyor malesef.
YanıtlaSil