He was standing right on the edge of the slope… He was a little closer to the inside of the rocks. But it seemed like he would fall if he took a few more steps, if he went a little further. Of course he had no such intention… He was watching outside, he would come and walk around this slope from time to time… Not all the…
DevamıBeyazın biri bir gün, Âhirzamanın bir yerinde, Bir çay ısmarladı kendine… Zihninin bir köşesine çekilip, Sokaktan geçen insanları başladı izlemeye… İrdelemelerinin derinliklerine daldı sonra… Ve sordu: Bir çay bardağı insana hangi gerçeği anlatabilir? Dışı yamuk olsa da içindeki düz. Somutta yorgun olsa da soyutta diri…
Devamı- Babana rahmet kızım. - ALLAH razı olsun amca, İNŞALLAH. Ne kadar tatlı bir amcaydı. Ne yaptım ki sadece poşeti yırtılmıştı. Koştum topladım patatesleri, köşedeki dükkândan kaptığım poşete koydum. Hepsi bu... Ağzı dualı büyüklerimizi özlediğimi fark ettim. Büyük şehrin koşturmasında yalnız yaşayıp mücadele ediyorum. Ben…
Devamı100 things i won't do before i die Why do people want to do, try, and see everything before they die? Is it thinking that death is the end? If death is not the end but the beginning, shouldn't people review the things they said they would never do before they die? What are the things we say "never" to i…
DevamıSelin… Çocukluk hayalini gerçekleştirmiş ve sevdiği mesleği yapabilme şansına sahip olan bir mimardı. Artık çıraklıktan çıkmış kalfalığını yaşıyordu mesleğinde… Yanına gelen öğrenci ve stajyere de “Sevdiğiniz işi yaparsanız topluma en faydalı olacak şekilde hareket edersiniz” diyerek nasihatlar veriyordu. Mimarlık, öyle…
DevamıSonbaharın ardında, Kışın ayazındaydı insan… Kurumuş, yapraksız kalmış… Gövdesiyle başbaşa… Ne ılık bir rüzgâr, Ne de bir damla su… Kıtlık… Kuraklık… Öyle bir mevsimdi işte bu, Adı çıraklık… Yerçekimine meydan okurcasına, Gün ışığına çıkmaya çalışan bir tohumdu insan… Her baskılı sürecinde, Ölü toprağını atmak zorunda…
Devamı“Niye hep benim başıma geliyor bunlar arkadaş, anlamıyorum.” diyordu Erdi. Selimse elindeki oyundan gözünü kaldırıp “‘Ben sana söylemiştim’ demek istemiyorum artık Erdiciğim.” diyordu. Eğer duyguları bu kadar yoğun olmasa bu cümleye çok sinirlenirdi. Ama şimdi onu bile takmamıştı Erdi. “Neden ya neden… Gerçi ben …
Devamı- Ah Seval, isn’t this Gamze from our common literature class? - Yes, yes, she is. Let’s go and say hello. These two young girls, who put on their smiles and went to greet Gamze when they saw her at the cafe they went to for lunch, would soon realize this: Gamze was talking to her father on the phone, and she was lying. “N…
DevamıMemleketinden İstanbul’a hem çalışıp, hem de istediği bölümü okumak için gelmişti Esra. Uzun süren iş arayışının sonunda istediği gibi bir iş bulmuştu ama tedirginliği de bir hayli fazlaydı. Yeni bir şehir, yeni bir okul, yeni bir iş derken işin içinden nasıl çıkacağını bilemiyordu. İş ve okul temposu başlayınca ayak uydurmak zoru…
Devamı
Sosyal Medya Hesapları