SAKLANMIŞ GÜZELLİKLER

 

SAKLANMIŞ GÜZELLİKLER

17 yıl.

Dile kolay diye düşündü. Gözünün önünden bir film şeridi gibi geçti yıllar. Bir evlilik için hatırı sayılır süre diye geçirdi içinden. Yorgun bir halde bıraktı kendini koltuğa. Neredeyse bir yıldır hep dalgın ve yorgundu zaten. Daldı yeniden düşüncelere. Bugün elinde evliliğine dair büyük bir hayal kırıklığı vardı. Geçen onca senelerde neler yapmıştı, nasıl fark etmemişti, işaretleri nasıl görememişti düşünüp duruyordu bir süredir.

Filmi başa sardı.

Evliliğin başladığı yılları hatırlamaya çalıştı.

Ailesinden uzak bir memlekete gelin gidişini hatırladı. Eşinin yoğun iş temposundan dolayı ilk yıllarında yalnız başına verdiği mücadeleyi düşündü. Sonra ilk bebeğini kucağına alışını hatırladı. Doğumu ameliyat ile gerçekleşmişti. O acıyla günlerce küvez başında ağladığı geldi gözlerinin önüne. O ameliyat acısı geçmez zannetmişti. Geçmişti ama. Yaşarken geçmez diye düşündüğü birçok şey gibi, geçip gitmişti bile… Onca yıllar gibi.

Ve yıllar, böyle geçip giderken gerçeği, gün yüzüne çıkararak geride kalmıştı. Çok yakın bir arkadaşının sözü aklına geldi. ‘’Zaman gerçekten yanadır.’’ Aile zannettiği gerçekten aile değilmiş, yuva zannettiği sadece dört duvarmış. Nihayetinde bir gerçekle yüzleşti.

Evliliğin gerçeği nedir?

Gerçek Ailenin ölçüsü nedir?

Ne olursa yuva gerçekten yuvadır?

“Allah senden razı olsun. Çok hakikatli bir eşsin” Ölçüsü nedir bunun?

Öyle ya ölçü birimin yoksa nasıl tartabilirsin ki?

“Bir şeyin gerçeğini bilmiyorsan yaşadığının sahte mi gerçek mi olduğunu anlayamazsın”, demişti yakın zamanda arkadaşı. İşte sende tam olarak bunu yaşadın dedi kendi kendine. Ne mutlu olman, ne mutsuz olman, ne kazanıyor olman, ne kaybediyor olman, ne seviyor olman nede sevmiyor olman, yaşadığının gerçek mi sahte mi olduğunu göstermiyormuş. Bir ölçün olmalıymış.  Sağlam ve değişmez bir ölçü.

“Gerçek aile olabilmek ortak amaçta buluşabilmekmiş.

Birbirine değil, ortak hedefe bakabilmekmiş”

Bu an, onun için adeta bir uyanış oldu. Gerçek bir aile olmadıklarını kabul etti. İçsel huzursuzluk ve mutsuzluk, artık dayanılmaz bir hale gelmişti. Birlikte geçirdikleri yılların, sadece bir illüzyon olduğunu fark etti.

Ölçü yoksa bir illüzyonun içinde yaşıyormuş insan. Neyse ki bu gerçeğe sahipti artık. Bugün yeniden hayata umutla bakabilmesi için bu bile yeterdi.

Hayatın bu kadar olumsuzluklarını yaşarken acaba olumlu taraflarını neden görmüyordu?

Zorluklar yaşamıştı ama kolay tarafları da yok muydu?

Kötü olaylarla birlikte güzellikleri neden fark edemiyordu?

Bunca yıldır zor bir evlilik yaşamıştı ama çok güzel evlatlar sahip olmuştu.

Eşi zor bir insandı ama iyi tarafları da az değildi yani…

Bunlar da aklına gelmeye başladığında, evin sessizliğiyle dolduğunda, o an gerçeğiyle yüzleşmenin verdiği huzur ve kararlılık içinde hissetti. Artık hayatına yön verecek bir adım atmaya hazırdı. Karşısında duran aile fotoğrafına bakarak, geçmişteki anılarıyla birlikte geleceğe dair umutlarını da yeniden şekillendirdi. Gerçeği idrak etmiş olmanın bir bedeli var, gerçeği yaşayabilmenin de bir bedeli olacak.

Gerçek bir aile için o bedeli ödemeye hazır mısın? Diye sordu kendine.

Hazırım hem de gönüllüyüm, yaşadığım gerçek olacaksa değer o bedeli ödemeye dedi.

Yeni sayfayı dolduracak olanları bilmiyordu belki, ama içindeki umut ve kararlılıkla, her adımı cesaretle atmaya hazırdı

Artık biliyordu; her zorlukla birlikte bir kolaylıkta vardı

Biliyordu ki saklanmış olan güzellikleri bulması gerekiyordu…

Aileyi aile yapan şey; ortak amaç belirlemekmiş

https://deneyimseltasarimogretisi.com/

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler öğreten bir ilimdir.

 İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

 "Kim Kimdir",

 "İlişkilerde Ustalık"

 "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca ulaşmayı sağlar.

                                     İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri,

                                     En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi:

                                     Aynadaki kişi

                                    Tek başına neler yapabileceğini keşfet

                                                                                           Yahya Hamurcu