Sıcak bir Eylül sabahıydı. Güneş varlığını hissettiriyordu fakat bunaltıcı değildi. Gün her zamanki akışında başlamıştı. 12-B, sabahtan iki fizik, iki biyoloji dersi geçirdikten sonra; sonunda öğle arasından önceki son derse gelmişti: Matematik…
İlyas Hocalarını çok severlerdi ama Matematikle araları yoktu. Artık matematikle ilgili problemlerini halletmeleri gerekiyordu çünkü lise son sınıf olmak bunu gerektirirdi…
Nehir içinden “Keşke bir mucize olsa da ders kaynasa” diye düşünürken…
Tam o sırada kapı çaldı, içeri giren müdür yardımcısı Simge Hocaydı.
“Ders kaynasın dedim ama başımız belaya girsin demedim yaa…” dedi içinden.
Simge Hoca söze başladı.
“Selamlar çocuklar. Öncelikle yeni yılınız hayırlı olsun. Bu sene artık 12. sınıf oldunuz, çok sıkı çalışmanız lazım. İnşallah hepinizi güzel yerlere göndereceğiz inanıyorum. Sizinle çok önemli bir haber paylaşmak için geldim. Bİliyorsunuz, okulumuz çok köklü ve tarihi bir okul. Bu sene okulumuzun tam tamına 150. yılını kutlayacağız. 100. yıla benzer olarak, bu sene de büyük bir konferans düzenlemeyi düşünüyoruz. Eski emekli öğretmenlerimizi, okul birincilerimizi, sizleri motive edeceğini düşündüğümüz bazı eski mezunlarımızı ve daha nicesini davet ettik :) Sürprizlerimiz de var tabii ki... Bu önemli gece için bir sunucuya ihtiyacımız olacak… Ayrıca o öğrenci, sunumun genel hazırlığında da görev alacak. Sahne dekorları, düzenlemeleri, genel akış vb. gibi. Üst sınıflardan olması daha iyi olur. 4 yıldır en saygılı bulduğum sınıf olduğunuz için, sizin şubenizi seçtim. Biliyorum, yoğunsunuz ama bu önemli ve anlamlı gecede hem yükümüzü alacak hem de sahnemizin ışığı, yıldızı olmak isteyecek var mıdır?”
Müdür yardımcısı sözlerini bitirir bitirmez birden sınıfta bir sessizlik olmuştu. Herkes hem çok heyecanlanmıştı hem de korkuyordu. Akıllarından bir sürü şey geçmişti, bu hissediliyordu.
Nehir de kendi içinde düşünmeye başlamıştı. “Okul için ne kadar da önemli bir gün! Her yerde fotoğraflar, videolar… Hem insanı çok gerici, hem de çok gurur verici…”
“Tam da tahmin ettiğim gibi. Çok endişeli gördüm sizi. Gönüllü çıkmayacağını az çok biliyordum, o yüzden benim de aklımda bir aday vardı. Eğer kabul ederse, gecemizin sunucusu olmasını çok isterim. Nehir’ciğim… Ne dersin bu işe?”
“Be-ben?.. Ben mi Simge Hocam? Emin misiniz?”
“Evet tatlım çok eminim. Senin duruşun, saygılılığın, çalışkanlığın, öğretmenlerine karşı davranışların hep dikkatimi çekmiştir. 4 yıllık bir gözlem bu :) Müdür Bey’e de bu konuyu açtığımda o da çok uygun buldu. Diksiyonun da oldukça güzel, sadece biraz çekingenlikle ilgili problem var, onu da halledeceğiz umarım :)”
“Hocam… Söyledikleriniz çok kıymetli ama hiç bilemiyorum. Bir kere ben çok heyecanlanırım ki… Ayrıca, ayrıca… Benim sahne korkum var! Ben sunum nasıl yapacağım? Hem siz birçok görevi olacağını söylemiştiniz, ben bunların altından nasıl kalkacağım?”
“Nehir’ciğim lütfen sakin ol, tüm bunları konuşup detaylandıracağız. Kıyafetinin renginden şekline her şey belli. Sana planı anlatacağız. Çok vaktini alan bir şey de olmayacak, sınav öğrencisi olduğunun bilincindeyiz. Bu konferansa daha 4 ay var, yavaş yavaş çalışıp halledeceğiz. Bizler zaten yanınızdayız ama madem bu kadar endişelisin, yanına çalışkanlığına güvendiğin bir arkadaşını yardımcı seçebilirsin. Sana böyle bir güzellik yapayım. Unutma, böyle köklü bir okulun 150. yıl kutlamalarına ismini yazdırmış olacaksın. Bunun maneviyatı da çok başka. O zaman… Kabul ettin değil mi? ”
“Tamam Hocam… Peki… Siz öyle diyorsanız… Anlaştık.”
İnsanlar…
İnsanlar bazen çok ilginçtirler…
“Sahne korkum var, ben sunum yapamam!” derler ya hani…
Her sabah uyandıklarında bir sahneye çıktıklarını unutarak…
Her yeni günün, performans sergilenmesi gerekilen yepyeni bir sahne olduğunu… Hiç mi hiç fark etmeyerek…
İnsanlar…
Bir konferansta çıkacakları sahnenin dekoruna, dizaynına, inceliklerine çok önem gösterirler ya hani…
Ya da kıyafetlerinin rengine, ütüsüne…
Yanlış da değildir zaten bu.
Peki ya, hayat sahnemizin dekorları?
Bulunduğumuz mekanlar, geçtiğimiz yerler?
O önemsiz midir ki?
İnsanlar…
O önemli konferansta işlerini kolaylaştıracak, ona destek olacak kişiyi çok titiz seçerler ya hani…
Peki ya kendi hayatlarının yan rolleri, figüranları? …
Onları ne kadar dikkatle seçerler?
Ne kadar detayda düşünürler?
Ne kadar faydaya kilitlenirler?
İşte kıymetli olan da budur.
Başrolü olduğumuz hayat sahnemizi,
Keyiflendirebilmek…
Güzelleştirebilmek…
Kaliteleştirebilmek…
Ve bunlara destek olacak, bizleri dünümüzden iyi yapacak yan rolleri, hayatımıza dahil edebilmek…
İşte insanlar bunu anlayamadı…
Hangi insanlar?
Neredeyse tüm insanlar…
13 Yorumlar
her an bir sahne... her an bir sunum... yazanın eline sağlık
YanıtlaSilBaşrolü olduğumuz hayat sahnemizi,
YanıtlaSilKeyiflendirebilmek…
Güzelleştirebilmek…
Kaliteleştirebilmek…
Ve bunlara destek olacak, bizleri dünümüzden iyi yapacak yan rolleri, hayatımıza dahil edebilmek… 🤲🏼🕊️
Ne keyifli ne umut verici ve yol gösterici bir yazıydı... emeklerinize sağlık🤍
YanıtlaSilNe kadar kıymetli ve güzel bir yazı. Kaleminize sağlık... Hem kendim hemde hayatıma aslında seçeceğim figuranlari farketmem için... Kaleminize sağlık 🌺
YanıtlaSilSahnemizi kaliteleştirebilmek bizim elimizde…
YanıtlaSilHangi roller var... hangi rollerin hakkını veriyorum... hangi rollerimi unuttum... düşündürücü bir yazı olmuş, çok teşekkürler
YanıtlaSilSahnenin yıldızı gerçekte kim?
YanıtlaSilSunumumuz gerçekte kime?
Hayatta, her anın sahnesinde, herkes kendi rolünün başrolunde oldugunu unutan insan!
YanıtlaSilSahneni kime oynadıgı bilincinde olabilmek çok önwmşi
YanıtlaSilHer sabah yeni bir sahne... Nerede bulunacağım, yanımda hangi insanlar olsun... Daha çok hassasiyet göstermek ümidiyle... Teşekkürler
YanıtlaSilKendi sahnenin yıldızı olmak üzere…
YanıtlaSilHer an bi sahne her an bi sunum…
YanıtlaSilFigüranları doğru seçmek…. Ne güzel bir farkındalık
YanıtlaSil