Aykut'un Halleri
Aykut orta halli bir ailenin tek çocuğuydu. Annesiyle çok iyi anlaşıyorlar ama babasıyla çoğu konuda çatışıyorlardı. Annesi güzel sözler söyler, oğlunun şakalarına güler ve onu anlamaya çalışırdı ama ne yapsa babası için takdir edilebilir olmuyordu.
Fahri bey küçük yaştan beri çok sorumluluk sahibi, plan ve programına çok önem veren, alışkanlıklarını kolay kolay değiştirmeyen bir adamdı. Her sabah aynı saatte kalkardı. Kahve saati değişmezdi. Sürprizlerden hoşlanmaz, okuduğu gazeteyi bile değiştirmezdi. Çok kuralcıydı ve Aykut’a tahammül etmekte zorlanıyordu.
Fahri Beyin amacı oğlunu kendisi gibi yetiştirmekti. İşini ona devretmek istiyordu. Bu sebeple onun düzenini öğrenmeliydi. İşleri devam ettirecek ondan başka kimse yoktu ama oğluna hiçbir sorumluluk vermiyor, her işi kendisi yapıyor, oğlunun kendisi kadar düzenli ve planlı olmamasından rahatsızlık duyuyordu.
Hatice hanım da bu durumdan çok şikâyetçiydi. Oğlu ile eşi arasında kalmaktan yorulmuştu.
Her akşam olduğu gibi Fahri bey aynı saatte eve geldi. Her gün aynı saatte yemek yiyen eşi için Hatice hanımın sofrası hazırdı. Fahri beyin hayatındaki her şey çok sabitti, en ufak bir düzen değişikliğinde çok sinirleniyordu. Hatice Hanım artık bu düzene alışmıştı ama oğlu öyle değildi.
Beraber sofraya oturdular. Fahri bey sinirli gözüküyordu. Sofradan kalktıktan sonra Hatice Hanım kahve servisini yaptı ve eşinin yanına oturdu.
Fahri Bey: “Ne olacak senin bu oğlunun hali?” giriş yaptı ve devam etti;
“Ben iş yerine saat 7.00’de gidiyorum.
O saat 9:00’dan önce gelmiyor. Benim düzenimi bozuyor, sürekli yeni yeni icatlar çıkartıyor. Aslında öğrense şu sistemi sabah benim gibi erken gelse…
İnsanlarla arası o kadar iyi ki şeytan tüyü var sanki çocukta, her girdiği ortama hemen uyum sağlıyor. Müşterilerle de elemanlarla da ama düzensiz işte, kurallara uymuyor. Benim sistemimi, düzenimi bozuyor. Ben böyle çalışamam ki.
Ben onun babasıyım. Bu işi de ondan daha iyi biliyorum. Yok, hesaplar böyle kâğıtla tutulmazmış, yeni bir sistemi varmış, öyle daha kolaymış!
Ben bugüne kadar işleri böyle yürüttüm, hiç de bir sıkıntı çıkmadı. Artık onunla bu şartlarda çalışamam. Gitsin farklı bir işte çalışsın, burnu sürtsün. Yoksa ileride çok acı çekecek. Sonra istiyorsa tekrar yanıma gelsin”
Hatice Hanım bu duruma çok üzülmüştü, oğluyla konuşmaya karar verdi.
Aykut, babasının şirketinde çalışıyordu. Değişiklikleri seven bir çocuktu. Yenilikleri takip ediyor, babasına yeni projelerle gidiyordu. O sabah Aykut kahvaltıya geldi. Fahri bey evde yoktu. Rutin sporuna gitmişti. Oradan da eski arkadaşlarıyla buluşacaktı.
Aykut eve keyifle girdi. Çok komik bir çocuktu. Hatice hanımı hep güldürüyordu. Kahvaltılarını ettiler ve Hatice Hanım konuya girdi. “Oğlum biraz babanın huyuna gitsen, biliyorsun çok sabit fikirli, alışkanlıklarını kolay kolay değişmeyen bir adam.”
Aykut da annesine döktü içini. “Anne, babamla çalışmak gerçekten çok zor. Sürekli bir program. Artık onun düzeni çok eskilerde kaldı. Robot gibi hissediyorum onun yanında kendimi. Biraz gülsem, eğlensem hemen sorun çıkarıyor.
Aslında piyasada çok iş var. Yeni bir atılım yapmak istiyorum. Hemen karşı çıkıyor. Ben de yeni bir şeyler yapmak istiyorum ama adım atmaya korkuyorum.
Hep bireysel karar veriyor.
Ben hiçbir şey değiştiremeyeceksem bu şirkette niye kalayım ki?
Hep geçmişten bahsediyor ama önümüzde kocaman bir gelecek var, onu hiç görmüyor.
Yok, o zamanında şöyle batmış, daha sonra toparlamak için çok uğraşmış.
Sadece onun söyledikleri doğru o yüzden kimsenin fikrini almıyor.”
O sırada evin telefonu çaldı. Arayan Fahri beyin arkadaşıydı. Fahri bey kalp krizi geçirmişti. Hemen hastaneye koştular. Fahri beyin artık çalışmaması gerekiyordu. Oğlunu işten göndermek isteyen Fahri Bey işi oğluna devretmek zorunda kaldı.
İş Başa Düştü
Aradan bir ay geçti. Aykut saat 9.30’da işe gidiyor plan program yapmıyordu. Önce yola çıkıyor, yolda çıkan problemlere göre çözümler bulmaya çalışıyordu.
Aykut’un dağınıklığı iş yerine de yansıdı. Programsızlıktan iş yeri dağılmaya başladı. Her yere geç kalıyor, aynı anda birçok işi bir arada yapmaya çabalıyordu. Çalışkan ve pratikti ama iş yerinin çehresi değişmişti.
Bir ayda yeni müşteriler edinmişti ama hızlı ve programsız hareket ettiği için çok hata yapıyordu. Babası gibi program yapmalıydı. İşlerin içinden çıkamayacağı için kaygılanıyordu.
Babasına hak vermeye başladı. O iyi bir insandı. Sadece onun gibi değildi;
Aykut geleceği düşünürken Fahri Bey hep geçmişten bahsediyordu.
Aykut çok çabuk insanlarla çabuk iletişime geçip ilişki kurabilirken babasının yıllanmış dostlukları vardı. Alışveriş yaptığı, yemek yediği yer bile değişmezdi.
Peki bu farklılıklar neden kaynaklanıyordu?
Aykut düşününce babasının bu kadar kuralcı olmasının hataya düşmesine engel olduğunu fark etti. Bu onun hayatında eksik olan şeydi ve bunu kendine katması gerektiğini anladı.
Hepimizin hayatında benzediğimiz veya çok farklı olduğumuz insanlar var. Sadece bu farklılıklardan dolayı mesafe koyduğumuz, görüşmek istemediğimiz insanlar.
Peki neden bunu yapıyoruz? Çünkü bize benzeyen insanlarla keyifli zaman geçiririz ama bu bize benzemeyeni sevemeyiz anlamına gelmez. Hayatımızda hiç benzemediğimiz ama sevdiğimiz insanlar da var. Sevdiğimiz ama bazı taraflarını sevmediklerimiz için ‘’acaba bana gıcıklığına mı yapıyor?’’ dediklerimiz.
Ya onun yapısı buysa?
Peki neyi, neden sevdiğini veya sevmediklerini çözebilsek?
Onun bu konuda neden bu kadar hassas olduğunu anlayabilsek?
O zaman hayat daha anlaşılır ve yönetilebilir olmaz mıydı?
İnsanlarla ilişkilerimiz daha keyifli, daha faydalı ve anlaşılabilir olmaz mıydı?
Peki nasıl yapabilirim?
İşte bu soruların cevabı Deneyimsel Tasarım Öğretisi KİM KİMDİR? programında...
Peki KİM KİMDİR? Programı nedir?
KİM KİMDİR? PROGRAMI BİZE NE SAĞLAR?
Farkların fark edilmesini,
Farklılıkları yönetebilmenin yollarını görebilmeyi,
Algılama ve aktarma kalitemizi nasıl arttırabileceğimizi anlamamızı,
Seçimlerimizi neye göre yaptığımızı,
Düşünmenin önemini ve seçim kalitemize olan etkisini anlamamızı,
Güçlü ve başarılı ilişkiler kurmanın insanı tanımaktan geçtiğini
İş hayatındaki verimlilik için gerekli olan verileri,
İnsan yetiştirmek için doğru stratejilerin kullanılmasının ne kadar önemli olduğunu anlamamızı sağlar.
"Kim Kimdir" Konuları:
- Deneyimsel Tasarım Öğretisi Nedir?
- İnsan Tanıma Sanatı 1
- Temsil Sistemleri
- Zihnin Kimyası
- İnsan Tanıma Sanatı 2
- Nörolojik Tarzlar
https://deneyimseltasarimogretisi.com/
11 Yorumlar
Hepimizin hayatında olan sıkıntıları dile getiren bir yazı olmuş. Bu program insan ile ilişkisi olan herkes için gerekli. Elinize yüreğinize sağlık.
YanıtlaSilHerkes birbirinden farklı... Keşke birbirimizi bu farklılıklar yüzünden yargılayıp tenkit etmesek... Elinize sağlık, güzel bir yazı olmuş.
YanıtlaSilGönlünüze sağlık 🥰
YanıtlaSilHayatı kaliteli ve karizmatik nasıl yaşanıra güzel bir anlatım olmuş🥰
Hayatta sık karşılaştığımız bu zıtlıklar niye var, diye düşündüren bir yazı olmuş.. Kaleminize sağlık 🌼
YanıtlaSilFarklılıkları yönetebildiğimüzde daha kaliteli bir ilişki kurabiliyoruz
YanıtlaSilHepimiz illaki büyüme süreçlerimizde istemedende olsa hatalar yapıyoruz ama büyüyen çocuklarımız için hatasız olmaları konusunda yanlış tutumlar sergiliyoruz. Yazacak çok söz var iken konuya dair eğitimin kesinlikle gerekli olduğunu vurgulamak isterim. Çol teşekkür ediyorum emeğinize sağlık iyiki varsınız.
YanıtlaSilİnsanın zayıf yönünü ve onu güçlendirmesi için ihtiyacı olan özellikteki insanları fark etmesi güzel... keşke herkes için mümkün olsa....
YanıtlaSilBirbirinden farkli insanlarin farkini fark etmemizi saglayan faydali bir yaz olmus. Tesekkurler elinize saglik
YanıtlaSilFarklılıklar zenginligimizdir. Hatırlattiginiz için teşekkürler 🤍
YanıtlaSilFarklılıkları fark etmek için kim kimdir ?
YanıtlaSilİnsanın zitliklarda ne yapacağını öğreten bir yazı . Çok teşekkürler. 💕
YanıtlaSil